Example in Turkish | Translation in English |
---|---|
Bence kefaretini ödemek bile istemiyorsun! | I think you don't want to do penance at all! |
Günahlarımızın kefaretini ödemek ve senden iyi şeyler öğrenmek istiyoruz. | We want to do penance and learn good things from you. |
Günahlarının kefaretini ödemek için mi? | To do penance for all your sins? |
Size söyledim: Günahlarımızın kefaretini ödemek istiyorsanız, bunu kendi başınıza yapın. | I said, if you want to do penance to do it on your own. |
Fakat bunun kefaretini ödedim ben. | But I did penance for that. |
Language | Verb(s) | Language | Verb(s) |
---|---|---|---|
Dutch | boeten |